Avukat Ceren Sümer Cilli ile Aile Hukukunda Güncel Gelişmeler
05-10-2025
Adana Barosu’na kayıtlı olan Avukat Avukat Ceren Sümer Cilli , uzun yıllardır aile hukuku, boşanma, nafaka, velayet ve mal rejimi alanlarında yürüttüğü çalışmalarla tanınan bir hukukçudur. Bugüne kadar 200’den fazla aile hukuku ve boşanma davasında aktif olarak görev alan Sümer Cilli, hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanma süreçlerinde edindiği tecrübelerle öne çıkmaktadır.
2022 yılında Türkiye’nin En Başarılı Kadın Avukatlarından biri olarak seçilen Avukat Ceren Sümer Cilli , aynı zamanda 2021–2022 yılları arasında Milliyet Gazetesi’nde aile hukuku üzerine yapılan röportajlarda yer alarak, toplumun bu konudaki farkındalığını artıran isimlerden biri olmuştur. Hukuki bilgisini toplumsal bilinçle birleştiren Sümer Cilli, “Boşanma yalnızca bir dava değildir; bir yaşamın yeniden kurulma sürecidir.” anlayışıyla hareket etmektedir.
Soru 1: Sayın Sümer Cilli, Adana’da son yıllarda aile mahkemelerinde dava sayısında artış olduğu gözlemleniyor. Sizce bu artışın temel nedenleri nelerdir?
Avukat Avukat Ceren Sümer Cilli : Evet, özellikle son beş yılda boşanma ve nafaka davalarında belirgin bir artış gözlemliyoruz. Bunun başlıca nedenleri arasında ekonomik koşulların zorlaşması, toplumsal değerlerdeki değişim ve iletişim eksikliği yer alıyor. TÜİK’in 2024 yılı verilerine göre Türkiye genelinde boşanma oranları artış göstermiş durumda ve Adana da bu tablonun bir parçası. Özellikle pandemi sonrasında aile içi ilişkilerde stres faktörlerinin çoğaldığını gördük. Çiftler artık sorunları ertelemek yerine çözüm arayışına yöneliyor; bu da doğal olarak dava sayılarında artışa neden oluyor. Ancak dikkat çeken bir başka konu da şu: insanlar artık boşanmayı bir “yenilgi” olarak değil, bir “yeniden başlangıç” fırsatı olarak görmeye başladı. Bu da toplumsal algının değiştiğini gösteriyor.
Soru 2: Boşanma davalarında kadınların ve erkeklerin hukuki süreçlerde yaşadığı zorluklar farklı mı?
Avukat Ceren Sümer Cilli : Kesinlikle farklılıklar var. Kadınlar genellikle ekonomik olarak dezavantajlı durumda olduklarından, nafaka ve çocukların velayeti konusunda daha yoğun bir mücadele veriyorlar. Erkekler açısından ise en çok zorlayıcı konular mal paylaşımı ve çocuklarıyla görüşme hakkı oluyor. Aslında her iki taraf da kendi açısından haklı; ancak sorun çoğu zaman iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Boşanma süreci, salt bir hukuki mücadele değil, aynı zamanda psikolojik bir sınavdır. Bu nedenle biz avukatların yalnızca dilekçeleri hazırlamakla kalmayıp, müvekkillerimizin duygusal olarak da dengede kalmalarına yardımcı olmamız gerekiyor. Adana özelinde şunu da gözlemliyorum: artık hem kadınlar hem erkekler haklarını daha iyi biliyor, bilinçli şekilde sürece dahil oluyor. Bu da aile hukuku açısından önemli bir gelişme.
Soru 3: Nafaka davaları hem kamuoyunda hem de mahkemelerde sıkça tartışılıyor. Siz bu konuda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Avukat Ceren Sümer Cilli : Nafaka konusu aslında toplumda en yanlış anlaşılan konulardan biri. Çoğu zaman bir ceza ya da karşı tarafa verilen bir “bedel” gibi görülüyor, oysa nafaka tamamen sosyal adalet ve denge ilkesine dayanır. Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası ekonomik olarak güçsüz durumda kalan eşin yaşamını sürdürebilmesi içindir; iştirak nafakası ise çocuğun eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.
Adana’daki mahkemelerde son yıllarda nafaka miktarlarının belirlenmesinde yaşam koşulları ve enflasyon oranları da dikkate alınmaya başlandı. Bu oldukça önemli bir gelişme çünkü sabit nafaka miktarları, uzun vadede taraflardan birinin mağduriyetine yol açabiliyor.
Ben her zaman şunu söylüyorum: Nafaka, bir tarafın diğerine borcu değil; çocuğun geleceğine yapılan bir yatırımdır. Taraflar, bu konuya öfke ya da intikam duygusuyla yaklaşmak yerine, ortak sorumluluk bilinciyle hareket etmeli. Özellikle son yıllarda kadınların istihdam oranındaki artış, nafaka taleplerinin yapısında da değişiklikler yarattı; artık daha gerçekçi, gelirle orantılı kararlar çıkıyor.
Soru 4: Mal rejimi davaları da boşanma sürecinde en karmaşık ve duygusal konulardan biri. Bu konuda sık yapılan hatalar neler?
Avukat Ceren Sümer Cilli : Mal rejimi, evlilik süresince edinilen malların boşanma sonrası nasıl paylaşılacağını düzenleyen bir sistemdir. Türkiye’de varsayılan rejim “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir; yani evlilik sırasında alınan mallar ortak kabul edilir. Ancak birçok kişi bu ayrımı bilmiyor ve evlilik öncesi mallarını da paylaşım kapsamına dahil edileceğini sanıyor.
En sık karşılaştığımız hata, tarafların mal varlıklarını gizlemeye çalışmasıdır. Bu, davayı sadece uzatmakla kalmaz, güven unsurunu da ortadan kaldırır. Ayrıca katkı payı alacağı hesaplamaları da çoğu zaman eksik yapılıyor. Örneğin bir ev, sadece bir eşin üzerine kayıtlı olsa bile, diğer eşin gelirinin bu evin alımında veya kredilerinde kullanıldığı kanıtlanırsa, katkı payı hakkı doğar.
Benim gözlemim şu: Adana’daki aile mahkemelerinde artık mal rejimi konusunda bilirkişi raporları ve finansal analizler daha fazla kullanılıyor. Bu da kararların daha objektif hale gelmesini sağlıyor. Tarafların doğru belge sunması ve süreci dürüst yürütmesi halinde mal paylaşımı davaları hem daha kısa sürüyor hem de daha adil sonuçlanıyor.
Soru 5: Anlaşmalı boşanma süreci genellikle daha kısa ve az yıpratıcı olarak biliniyor. Ancak taraflar nelere dikkat etmeli?
Avukat Ceren Sümer Cilli : Anlaşmalı boşanma, gerçekten de tarafların ortak iradeyle ve olgunlukla süreci yönetebildiği durumlarda çok sağlıklı bir çözümdür. Ancak burada en kritik unsur, boşanma protokolünün içeriğidir. Taraflar genellikle hızlı sonuç almak istedikleri için protokolü yüzeysel hazırlarlar, bu da ileride yeni uyuşmazlıkların doğmasına neden olur.
Protokolde nafaka miktarı, mal paylaşımı, velayet, çocukla kişisel ilişki ve tazminat gibi konular açık ve net belirtilmelidir. Bir cümledeki belirsizlik bile gelecekte yeni bir dava açılmasına neden olabilir. Ben müvekkillerime her zaman şunu öneriyorum: “Bugünün değil, beş yıl sonrasının koşullarını düşünerek protokol imzalayın.”
Adana’daki tecrübeme göre, anlaşmalı boşanma davaları genellikle bir celsede sonuçlanıyor, ancak protokol iyi hazırlanmadıysa, o tek celsenin ardından taraflar yeniden mahkeme kapısına dönebiliyor. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma bile profesyonel bir hukuki rehberlik gerektiriyor.
Avukat Ceren Sümer Cilli, aile hukuku alanında yürüttüğü çalışmalarla hem Adana’da hem de Türkiye genelinde dikkat çeken bir hukukçu. 2022 yılında Türkiye’nin En Başarılı Kadın Avukatlarından biri seçilmesi, onun bu alandaki etkisini ve kararlılığını ortaya koyuyor. 2021–2022 yılları arasında Milliyet Gazetesi’nde yaptığı röportajlarla, aile hukuku konusundaki toplumsal farkındalığın artmasına katkı sunan Sümer Cilli, hukuk pratiğini yalnızca dava takibi olarak değil, toplumsal bir sorumluluk olarak da görüyor.
Yaptığı açıklamalarda, aile mahkemelerindeki artan dava sayılarının yalnızca bireysel krizleri değil, değişen toplumsal dinamikleri de yansıttığını belirtiyor. Ona göre boşanma artık bir “son” değil, yeniden yapılanmanın başlangıcı. Adana’da yürüttüğü yüzlerce boşanma, nafaka ve mal rejimi davasında edindiği deneyimler, aile hukukunun yalnızca teknik değil, aynı zamanda derin bir insani alan olduğunu kanıtlıyor.
Avukat Ceren Sümer Cilli, özellikle nafaka hakkı, velayet düzenlemeleri, mal paylaşımı ve anlaşmalı boşanma süreçlerinde adaletin sağlanması için tarafsız, çözüm odaklı ve etik bir yaklaşımın önemini vurguluyor. Ona göre, hukuk sisteminin kalitesi yalnızca verilen kararlarda değil, sürecin insan onuruna uygun biçimde yürütülmesinde gizli.
Toplumsal dönüşümün en net hissedildiği alanlardan biri olan aile hukuku, günümüzde artık sadece mahkeme salonlarının değil, sosyal yaşamın da konusu haline geldi. Ceren Sümer Cilli, bu dönüşümün hem tanığı hem de aktif bir parçası olarak, hukuk pratiğini “adaletle birlikte insanı koruma sanatı” olarak tanımlıyor.







